12 Temmuz 2013 Cuma

koku

koku nötr bir kelime ve hayata bakışınıza göre yani bardağın dolu ya da boş kısmını görme alışkanlığınıza göre aklınıza çöp kokusu veya parfüm kokusu gelir. biz bu gün güzel kokulardan bahsedeceğiz. bi an düşününce insanın algısına göre güzel koku baya çeşitli bir skala sunmakta aslında. benim aklıma parfüm kokusu geldi mesela. acıkmış bir insanın aklına fırından yeni çıkmış pizza kokusu, sigarayı özlemiş oruçlu birinin aklına da sigara kokusu gelebilir. bir anne için bebeğinin kokusu en güzel kokular arasında zirvedeyken, aşık biri için sevgili kokusuna asla doyulamaz.
koku hafızamız var ve atmosferden uçup burnunuza davetsizce gelen bir koku sizi bir anda 10 yıl öncesine götürebilir. sisli puslu zar zor hatırladığım çocukluğumun bir kesitine götürür beni. insanlar benden çok uzun ve büyük. okula başlamak için çok erken. 4 yaş olabilir. beni dört yaşına götüren koku ne biliyor musunuz :) bir yaz akşamı deniz kenarındaki askeri gazinonun bahçesindeki masada içtiğim ilk coca cola. dilimin, ağzımın kolayla buluştuğu o ilk an nasıl kazındıysa hafızama şişeden soğuk olarak içtiğim kolanın ilk yudumunda o anı yaşıyorum. yuhhhh! mesela hastayken içtiğim ilk limonlu çay :\ hayatımın en sağlıklı olduğum dönemlerinde bile limonlu çayı ağzıma sürünce hastalık sürecine giriveririm. ıyyyk :\
aslında sadece parfümlerden bahsedecektim ama çok geniş bir mevzuymuş. uzun yaz tatillerinde dedemin babannemin yanına çalışmaya giderdik memlekete. daha doğrusu baba-mın memleketine. bağ bahçe tarla hayvancılık falan. annemi çok özlerdim. annem de aynı memleketliydi. nadiren anneannemlere giderdik. gittiğimde teyzeme sarıldım ve annem gibi kokardı :) baba-mın memleketi dememin sebebi, kendi memleketim diyebileceğim kadar uzun kalmadım orada. bu arada "memleket" kelimesini senden esinlendim sinemcim :) (bkz:heralde anladınız memleketteyim) hiç bir yerde gelecekten bağ kurabilecek kadar uzun kalmadık. 3 veya 2 yıl.. 4 yıl kaldığımız zamanlarda da okul değiştirince yine aynı kopukluğu yaşadım. insanın "memleketim" derken burnunun direğinin sızlayacağı bir yer olmaması gerçekten kötü. hissiz oluyorsun bas bayağı. askerliğin ilk günlerinde insanlar gece sessiz sessiz ağlarken tepkin, empati yapıp teselli etmek yerine "kes lan zırlamayı" oluyor. kızma bana lütfen. zamanla bir makineden insana dönüştüm. ya da öyle sanıyorum. hepsi baba-mın eseri. onu en güzel anlatan iki kelime ne biliyor musun? "orospu çocuğu"...  ve annemin kaynanası olarak babannem de yukardaki ünvanın yarısını sonuna kadar hakediyor. bu gün parfümlerden falan bahsedemiycem. kitabımı alıp yüzmeye gidiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder