denizin sesi. kumları okşarken içiniz de huzur bulur. ruhunuzu okşar. fısıldar adeta. dingin ruhlu insanlara huzur verir. geride bişeyler bırakanlar için kederli olur. ama şefkatlidir be o ses. deniz kadın olmalı, kayalıklar ise erkek. çarşaf gibi serilen deniz, hangi ara delirdi de köpük köpük beyaz atlarını kayalıklar üzerinde kırbaçlamaya başladı? hani sabah mavi gözlerle gülümsüyordu? öğlen kurşuni oldu gözleri ve suratı asıldı. en hırçınlaştığı anda kayaları dövemeye başladı. işte o dünyanın son günüymüş gibi hissettiren dalga patlamaları kayalıkları şekillendirir. isyankardır. ölümcüldür. o kayalıklar denizi sever. himalayalarda inzivaya çekilmiş olmak yerine kadınıyla yüz yüze olmayı tercih eder. bilir tokat gibi çarpan her dalgada bir parçası kopup denize karışıyordur. sonunda kum tanesi olmak ermektir belki onun için.
her şey bitip deniz yine süt liman olduğunda o kayalıklar dramatik bir şekilde, oradaki isyanın, fırtınaların sessiz bir tanığı gibi dikilirler. deniz o kayaların mağrur duruşunu sever. küçük küçük dalgalarla sokulur, kendini sevdirir. bir dahaki öfke patlamasına kadar salınır önünde nazlı nazlı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder