23 Mart 2014 Pazar

günaydın
sorularım var aslında benim. 5N-1K kadar sıkıcı da değil üstelik. dediğin gibi doğru cevaplar vermeni ve öylece açılmanı sağlayan sorular. paralel evrenlerim de var hayalimdeki dünyayı yarattığım. seninle karşılaşıyoruz o dünyalarda. karşı masada oluyorsun. yalnız. ortam oldukça loş. siyah deriler giymişsin. telefonla konuşuyorsun ve iclalin şiirindeki gibi gülerken yukarı bakıyorsun. yukarı kalkan başın ve gülen gözleri var. saçların kulağının arkasına düşüyor ve burnun. bakıyorum herkesten başka mı diye... evet öyleler. haklısın sanırım bu şiir bir kıza yazılmış :) sonra telefonu kapatıp peçeteyle ağzını siliyorsun ve hızla kalkarken sert bakışınla karşılaşıyor gözlerim. bir saniye daha takılı kalsa gözlerim,  gelip masama tekme vuracağını sanıyorum ve kaçırıyorum gözlerimi.
evet sorularım var benim ama seni sıkan cinsten değil. sen anlatırken "eeee?" deyip devam etmeni sağlayan sorular işte :) neyse peşinden kalkıyorum ama sen kapıdan çıkınca. yüzü açık kaskını giyip motora biniyorsun ata biner gibi. sağ elinle gaz veriyorsun ve motor homurdanıyor. kafanı sertçe bana çevirip sol elinle kaskın camını indirip saniyeler içinde yok oluyorsun. parfümünü bastırmış çiğ benzin kokusu ve halen çok uzaklardan duyulan motor homurtusu ile kalakalıyorum. kendimi road runner ın arkasından bakan çakal coyote gibi hissediyorum bip bip :) bu arada coyote zaten çakal demek.
sonra başka bir paralel evrenime gidiyorum. katalog karıştırır gibi geçmekte olan saatlerin içinde arıyorum seni. buldum işte :) gök mavisi bir kapri giymişsin. üzerinde de kolsuz ve kapşununu başına geçirdiğin bir sweet. yüzünü güneye dönmüşsün ve yoga  bağdaşı kurmuşsun denize karşı. sonra o paralelden bu paralele mesaj atıyorsun <hadi sahildeyiz siz de gelin boyoz yiyiyoruz> diye.  hmmm hayır diyorum ve çıkmaya çok üşeniyorum. tekrar paralele döndüğümde kapşonlu kız çoktan kalkmış gitmiş :( fazla uzaklaşmış olamaz değil mi? sanırım ben coyote gibi kalakaldım yine :))

7 Mart 2014 Cuma

uzun zamandir esrarli gözlere yazmamiştim misafir olmak istedim bugün.sadece icimden geldigince yazmak baslik seffaf olsun:)

bazen insan boğulacak gibi olur ya da ben öyle oluyorum. böyle boğazina düğümlenir her söz nefesin kesilir ağlamak istersin ağlayamazsın. burnundan başlar yanma genzine kadar iner. sonra aglayabilirsen seni boğacak ellerden kurtulursun, eğer ağlayamazsan derin nefes almaya caliş belki kurtulursun.bugün böyle hissediyorum.tek bir nedeni yok aslinda bir çok küçük küçük neden.savunma makanizman bozuk oluyor bu durumda. sonra bir ses duyarsin uzun zamandir duymadigin sana söyledigi bir cümle seni o buhranlı halinden kurtarir.
sürekli kendime soruyorum ''ben neden boyleyim ''yaptiklarindan dolayi baskasini uzmekten korkan, incitmekten çekinen, hemen aciklama geregi duyan, herseyi kafasinda büyüten, acaba benim için ne düşündü diyen, bir sürü konuşan ses .''susun!!!'' demeye bile cesaretim yok içimdeki seslere...sizin var mi?peki içinizdeki sesleri  susturabiliyor musunuz zamani gelince yada sözünüzü dinliyorlar mi ?nasil basariyorsunuz?                              
                                                      sevgilerimle sinem.