Günaydın blogFm dinleyicileri. Bu gün konuklarımızdan biri, klasik oto dergisi, “taş tekerlekler magazin”den köşe yazarı sinem taş.
Hoş geldiniz sayın taş.
<ilk adımla hitap ederseniz sevinirim. Dinleyicilerin hayal
gücünü zorlamak istemeyiz değil mi :) >
Ok ok ok sinem hanım. Son köşe yazınız %89 hit almış. Hep mi
böyle yazıyordunuz yoksa sizi yeni mi fark ettiler?
<biz babamla bu dergiyi kurduğumuzda resmini çekecek
klasik bulamıyorduk. Biz de hayalimizdeki arabayı yazmaya karar verdik. >
Yani bi nevi o aklınızdaki resimleri yazıya dökerek çizdiniz
<ooo yee aynen öyle yaptık. Yazıyla resim yaptık ve
insanların hayal güçlerini harekete geçirdik aslında>
Ama bir klasik dergisinde iyi fotoğraflar olmazsa olmaz
<dabii ki farkındaydık bunun. Kitlemiz az fakat kaliteli,
okuyan ve hayal gücü olan insanlardı. O az sayıda insan bizim hayallerimizden
beslenip kendilerine iyi arabalar tunning yapmaya başladılar>
Çok ilginç gerçekten. Peki onlarla iletişimizin var mıydı?
<oraya geliyorum şimdi; sonra o hayal gücünden beslenerek
toplanan arabaların resimlerini
göndermeye başladılar. Biz de sanatsal çekim yapan fotoğrafçılarımızı güzel
bulduğumuz klasikleri çekmeleri için gönderdik ve sonucunda dergimiz sinerjik
olarak yani onlar bizden biz onlardan beslenerek daha da gelişti.>
yani aslında yazma işi çok eskilere dayanıyor
<aynen. Taş devrine kadar gider yani :))))>
Derginin kuruluşu demek istediniz anladım :) işte diğer
konuklarımız da geldi. Psikoloğumuz sayın sülalesi rahat ve yılın annesi adayı evham hanım.
“hoş bulduk”
:) hoş geldiniz dememiştim ama tabii siz meşgul birisiniz ve
hemen konuya girelim istiyorsunuz sayın sülalesirahat
“yoooo-o. acelem yoq. siz lafı uzatmayın diye dedim bu arada bana kısaca "rahat" diyebilirisniz.
Pekkki nasıl isterseniz. Evham hanım siz nasıl hitap edilsin
isterseniz? Ve hoş geldiniz tabii
*h.b. madem sordunuz ismimin, nüfus görevlisinin yanlış anladığı
gibi değil de olması gerektiği gibi eyşan olarak anılmasını tercih edrim hi-hi
:)*
“eşyan hanım yıllarca size evham dediler. Bu sizde bir etki
yarattı mı olumsuz anlamda merak ettim”
*yaratmaz mı rahat bey. Çok evhamlarım oldu ne yazık ki. İyi
bir anne olamamak, iyi yazı yazamamak, aman insanları kırmamak gibi bir sürü yersiz
endişelerim oldu. Sona öğrendim ki endişelerin %70 i yersizmiş. Yani büyük
ihtimalle olmaycak bişey için niye endişe edeyim ki? Ve zaten olacakların da
önüne geçmek mümkün değilse ben endişe etsem de olacak etmesem de. Ben de
bıraktım sigarayı bırakır gibi bir kararla.*
Ve işte bu sayede karşınızda yılın annesi adayı bir kadın :)
rahat bey sizce eşyan hanımın yaklaşımı nasıl?
“tabii ki doğru ama herkes kendi kendini böyle telkinle
tedavi ederse bize ne gerek var demi :) şaka bi yana bir noktada hayatın
kontrolünü elimize almamız gerekiyor. Matrixte niyo nun yaptığı gibi kurşunlara
doğru elimizi tutarak dur dememiz gerekiyor. Yoksa biz iyileşmek istemeyen bir
hastayı asla iyi edemeyiz”
<ben şeyi merak ediyorum eşyan hanım çocuğunuzun her istediğini
yaptığınızda doyumsuz şımarık, marketlerde istediğini aldırmak için sinir
krizleri geçiren şirret çocuklar yetişiyor. Yapmadığınızda ise suçluluk
duyuyorsunuz iyi bir anne değil miyim diye sorguluyorsunuz kendinizi. Siz bunu
nasıl hallettiniz?>
*:) çok kolay sinem hanım. Hiçbir zaman zaafımı kullanmasına
izin vermedim. İçim kan ağlasa bile kararlı oldum tutumumda ki bacak kadar
çocuğa patron kim gösterdim :) akıllı olan, tecrübeli olan, kişilikli olan,
sabırlı olan ve çocuğumun nasıl bir insan olacağına karar veren ben oldum. Karşımızda
her yönüyle ilgimize, eğitimimize, anneliğimize muhtaç bir varlık var 3 günlük
dünya hayat tecrübesiyle zaaflarımı yönetmesine izin vermedim*
Peki psikoloğumuz ne diyor bu konuda
“evham hanım pardon eşyan hanım çoq haklı. Çocuğun kişiliği
ilk 7 yılda oturuyor ve ne olacaksa o yıllarda oluyor. Anne baba çalışıyor ve
çocukla pek zaman geçiremedikleri için çocuğun her istediğini yaparak bu açığı
kapatmaya çalışıyorlar. Ya da biz yokluk çektik çocuğumuz çekmesin diye
istediği her şeyi veriyorlar. Tabi gözden kaçırdıkları şey çocuk küçükken
istekleri de küçük ve ucuz. Amaaan çocuğumdan
mı sakıncam 10 liralık barbiyi diyerek alıyorlar ve yazık o barbi hiçbir
zaman oynanmayacak otuzuncu barbi olarak yatıyor hüzünle. Çocuğun istekleri
nesnel değil artık dediğini yaptırma tatmini şeklinde gelişiyor. Veeee ne yazık
ki ilk 7 yıldan sonra geri dönülmez hasarlar ve kişilik bozukluğu olarak
yazılıyor haneye. Ergenlik çağında isteklerin fiyatı arttığı için anne baba ilk
defa çocuğa hayır demeye başlıyor. “Hayır”ı tanımayan bünye isyan ediyor. Çatışıyor
ve tatmin edilmediği için agresif ve nefret dolu oluyor. Bu sefer anne baba çocuğu
disiplin etmeye kalkıyor ve geçmiş olsun çok geç. kişilikte o tatminsiz
dinamik çoktan geri dönülmez biçimde yerleşti”
Bunun kötü örnekleri aklınızda var mı acaba?
“evet bir örnek verebilirim. Çocuk her istediği yapılarak
büyüdüğü için reddedilmeyi asla kabul etmiyor. Bir gün okulda “hayır” dendiğini
görüyor ve çatışıyor. Arkadaşları arasında evdeki gibi pohpohlanmıyor ve
çatışıyor. Maçta hakemle çatışıyor. Sevgilisi hayır dediği için çatışıyor. sevgili
kısmı önemli. Çünkü sevgilisi önce onu seviyordu.
O da sahiplenmişti. O tip çocuklar yıllarca oynamasa bile bir tane oyuncağını
çıkarıp misafir çocuğuna vermek istemez. Hani derler ya evladın olsa sevilmez
diye öylesine şirret olurlar bianda. Sevgilisi de ayrılmak ister artık onun
olmak istemez ve derecesi cinayete kadar varan şiddet görebilir”
Sinem hanım bişey söylemek istiyor galiba buyurun
<yıllar önce bir kitapta okumuştum. Çocuk yetiştirme
konusunda. Çocuğunuzun on yaşına kadar patronu olun, onla yirmi arasında anne
babası olun, yirmiden sonra arkadaşı olun :)>
“evet sinem hanım çok doğru ama bakın etrafınıza hisleriyle
davranıp hep tersini yapanlar var. On yaşına kadar anne babası olurlar dolayısıyla
kararlı bir eğitim vermezler. Ergenlik çağlarında çocuğun arkadaşı olurlar
destek olacaz diye o da yanlış ergenlikte disiplin de gerekli yani tatlı sert
yaklaşımlar olmalı. Her şey biter çocuk yirmiyi geçer bu sefer anne babası
olmaya kalkarlar. Çocuğum hırkanı giy hava soğuk. Al çocuğum çorap getirdim. 30
yaşında hala ailesiyle yaşayan, agucuk bugucuk tavırlara “aman anneeeeeee!!!”
diye çıkışan olgun insanlar. Görmüşsünüzdür
:)”
Bize ayrılan sürenin sonuna geldik sayın blogFm dinleyicileri.
Psikoloğomuz sülalesirahat a, yılın anne adayı evham hanıma ve başarılı bir
çıkış yapan daha doğrusu yeni fark edilen köşe yazarı sinem taş a teşekkür
ederiz. Yarın, ev işlerinin püf noktalarını ve kendi sırlarını bizimle
paylaşacak olan gizem sonütücü ve bir
türlü istediği çıkışı yapamayan ama nasılsa başarılı!! boksörlerimizden gürgen
morgül ile birlikte olacağız :) iyi günler..
Rek-lam-lar
Ovalıyorum ovalıyorum çıkmıyo :((
(KÜÜÜT) al bunu dene!!
Harikasın fenis quantum :D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder