21 Ağustos 2013 Çarşamba

basit bir günaydın yazısı yazacaktım olmadı :)



Günaydın blogFm dinleyicileri. Bu gün konuklarımızdan biri, klasik oto dergisi, “taş tekerlekler magazin”den  köşe yazarı sinem taş.
Hoş geldiniz sayın taş.
<ilk adımla hitap ederseniz sevinirim. Dinleyicilerin hayal gücünü zorlamak istemeyiz değil mi :) >
Ok ok ok sinem hanım. Son köşe yazınız %89 hit almış. Hep mi böyle yazıyordunuz yoksa sizi yeni mi fark ettiler?
<biz babamla bu dergiyi kurduğumuzda resmini çekecek klasik bulamıyorduk. Biz de hayalimizdeki arabayı yazmaya karar verdik. >
Yani bi nevi o aklınızdaki resimleri yazıya dökerek çizdiniz
<ooo yee aynen öyle yaptık. Yazıyla resim yaptık ve insanların hayal güçlerini harekete geçirdik aslında>
Ama bir klasik dergisinde iyi fotoğraflar olmazsa olmaz
<dabii ki farkındaydık bunun. Kitlemiz az fakat kaliteli, okuyan ve hayal gücü olan insanlardı. O az sayıda insan bizim hayallerimizden beslenip kendilerine iyi arabalar tunning yapmaya başladılar>
Çok ilginç gerçekten. Peki onlarla iletişimizin var mıydı?
<oraya geliyorum şimdi; sonra o hayal gücünden beslenerek toplanan  arabaların resimlerini göndermeye başladılar. Biz de sanatsal çekim yapan fotoğrafçılarımızı güzel bulduğumuz klasikleri çekmeleri için gönderdik ve sonucunda dergimiz sinerjik olarak yani onlar bizden biz onlardan beslenerek  daha da gelişti.>
yani aslında yazma işi çok eskilere dayanıyor
<aynen. Taş devrine kadar gider yani :))))>
Derginin kuruluşu demek istediniz anladım :) işte diğer konuklarımız da geldi. Psikoloğumuz sayın  sülalesi rahat ve  yılın annesi adayı evham hanım.
“hoş bulduk”
:) hoş geldiniz dememiştim ama tabii siz meşgul birisiniz ve hemen konuya girelim istiyorsunuz sayın sülalesirahat
“yoooo-o. acelem yoq. siz lafı uzatmayın diye dedim bu arada bana kısaca "rahat" diyebilirisniz.
Pekkki nasıl isterseniz. Evham hanım siz nasıl hitap edilsin isterseniz? Ve hoş geldiniz tabii
*h.b. madem sordunuz ismimin, nüfus görevlisinin yanlış anladığı gibi değil de olması gerektiği gibi eyşan olarak anılmasını tercih edrim hi-hi :)*
“eşyan hanım yıllarca size evham dediler. Bu sizde bir etki yarattı mı olumsuz anlamda merak ettim”
*yaratmaz mı rahat bey. Çok evhamlarım oldu ne yazık ki. İyi bir anne olamamak, iyi yazı yazamamak, aman insanları kırmamak gibi bir sürü yersiz endişelerim oldu. Sona öğrendim ki endişelerin %70 i yersizmiş. Yani büyük ihtimalle olmaycak bişey için niye endişe edeyim ki? Ve zaten olacakların da önüne geçmek mümkün değilse ben endişe etsem de olacak etmesem de. Ben de bıraktım sigarayı bırakır gibi bir kararla.*
Ve işte bu sayede karşınızda yılın annesi adayı bir kadın :) rahat bey sizce eşyan hanımın yaklaşımı nasıl?
“tabii ki doğru ama herkes kendi kendini böyle telkinle tedavi ederse bize ne gerek var demi :) şaka bi yana bir noktada hayatın kontrolünü elimize almamız gerekiyor. Matrixte niyo nun yaptığı gibi kurşunlara doğru elimizi tutarak dur dememiz gerekiyor. Yoksa biz iyileşmek istemeyen bir hastayı asla iyi edemeyiz”
<ben şeyi merak ediyorum eşyan hanım çocuğunuzun her istediğini yaptığınızda doyumsuz şımarık, marketlerde istediğini aldırmak için sinir krizleri geçiren şirret çocuklar yetişiyor. Yapmadığınızda ise suçluluk duyuyorsunuz iyi bir anne değil miyim diye sorguluyorsunuz kendinizi. Siz bunu nasıl hallettiniz?>
*:) çok kolay sinem hanım. Hiçbir zaman zaafımı kullanmasına izin vermedim. İçim kan ağlasa bile kararlı oldum tutumumda ki bacak kadar çocuğa patron kim gösterdim :) akıllı olan, tecrübeli olan, kişilikli olan, sabırlı olan ve çocuğumun nasıl bir insan olacağına karar veren ben oldum. Karşımızda her yönüyle ilgimize, eğitimimize, anneliğimize muhtaç bir varlık var 3 günlük dünya hayat tecrübesiyle zaaflarımı yönetmesine izin vermedim*
Peki psikoloğumuz ne diyor bu konuda
“evham hanım pardon eşyan hanım çoq haklı. Çocuğun kişiliği ilk 7 yılda oturuyor ve ne olacaksa o yıllarda oluyor. Anne baba çalışıyor ve çocukla pek zaman geçiremedikleri için çocuğun her istediğini yaparak bu açığı kapatmaya çalışıyorlar. Ya da biz yokluk çektik çocuğumuz çekmesin diye istediği her şeyi veriyorlar. Tabi gözden kaçırdıkları şey çocuk küçükken istekleri de küçük ve ucuz. Amaaan çocuğumdan  mı sakıncam 10 liralık barbiyi diyerek alıyorlar ve yazık o barbi hiçbir zaman oynanmayacak otuzuncu barbi olarak yatıyor hüzünle. Çocuğun istekleri nesnel değil artık dediğini yaptırma tatmini şeklinde gelişiyor. Veeee ne yazık ki ilk 7 yıldan sonra geri dönülmez hasarlar ve kişilik bozukluğu olarak yazılıyor haneye. Ergenlik çağında isteklerin fiyatı arttığı için anne baba ilk defa çocuğa hayır demeye başlıyor. “Hayır”ı tanımayan bünye isyan ediyor. Çatışıyor ve tatmin edilmediği için agresif ve nefret dolu oluyor. Bu sefer anne baba çocuğu disiplin etmeye kalkıyor ve   geçmiş olsun çok geç. kişilikte o tatminsiz dinamik çoktan geri dönülmez biçimde yerleşti”
Bunun kötü örnekleri aklınızda var mı acaba?
“evet bir örnek verebilirim. Çocuk her istediği yapılarak büyüdüğü için reddedilmeyi asla kabul etmiyor. Bir gün okulda “hayır” dendiğini görüyor ve çatışıyor. Arkadaşları arasında evdeki gibi pohpohlanmıyor ve çatışıyor. Maçta hakemle çatışıyor. Sevgilisi hayır dediği için çatışıyor. sevgili kısmı önemli.  Çünkü sevgilisi önce onu seviyordu. O da sahiplenmişti. O tip çocuklar yıllarca oynamasa bile bir tane oyuncağını çıkarıp misafir çocuğuna vermek istemez. Hani derler ya evladın olsa sevilmez diye öylesine şirret olurlar bianda. Sevgilisi de ayrılmak ister artık onun olmak istemez ve derecesi cinayete kadar varan şiddet görebilir”
Sinem hanım bişey söylemek istiyor galiba buyurun
<yıllar önce bir kitapta okumuştum. Çocuk yetiştirme konusunda. Çocuğunuzun on yaşına kadar patronu olun, onla yirmi arasında anne babası olun, yirmiden sonra arkadaşı olun :)>
“evet sinem hanım çok doğru ama bakın etrafınıza hisleriyle davranıp hep tersini yapanlar var. On yaşına kadar anne babası olurlar dolayısıyla kararlı bir eğitim vermezler. Ergenlik çağlarında çocuğun arkadaşı olurlar destek olacaz diye o da yanlış ergenlikte disiplin de gerekli yani tatlı sert yaklaşımlar olmalı. Her şey biter çocuk yirmiyi geçer bu sefer anne babası olmaya kalkarlar. Çocuğum hırkanı giy hava soğuk. Al çocuğum çorap getirdim. 30 yaşında hala ailesiyle yaşayan, agucuk bugucuk tavırlara “aman anneeeeeee!!!” diye çıkışan  olgun insanlar. Görmüşsünüzdür :)”
Bize ayrılan sürenin sonuna geldik sayın blogFm dinleyicileri. Psikoloğomuz sülalesirahat a, yılın anne adayı evham hanıma ve başarılı bir çıkış yapan daha doğrusu yeni fark edilen köşe yazarı sinem taş a teşekkür ederiz. Yarın, ev işlerinin püf noktalarını ve kendi sırlarını bizimle paylaşacak olan  gizem sonütücü ve bir türlü istediği çıkışı yapamayan ama nasılsa başarılı!! boksörlerimizden gürgen morgül ile birlikte olacağız :) iyi günler..
Rek-lam-lar
Ovalıyorum ovalıyorum çıkmıyo :((
(KÜÜÜT) al bunu dene!!
Harikasın fenis quantum :D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder