16 Haziran 2013 Pazar

konuşmadığımız her ne varsa sakladım gözlerimde

bir insan hem kırılgan hem de güçlü olabilir mi? bunu düşünüyorum ve yazmaya karar verdim ve eminim yazının sonunda bişeyler aydınlığa kavuşacak çünkü bu sorunun cevabı beyin kıvrımlarımın arasında ve kulaklarım bunun ifade edilişini duymak için sabırsızlanıyor. aklımda mevlananın lale için söylediği "en üzgün gülümseme" betimlemesi var. aforizmayı ne severlermiş eski amcalar :) bu tip gülümsemenin nasıl olduğunu görmek isterseniz öncelikle aynaya bakın ve kendi gülümsemenizden başlayın. değilse çizin üstünü ve sıradakiiii diye seslenin. en üzgün gülümseme için gözlerin yeterince acı biriktirmiş olması gerekir her damla gözyaşını süzüp damıtırken. içe veya dışa akıtılan çooookça gözyaşı gerekir. öyle ki sular çekildiğinde bir balığın ölmemek için çamurdan havuzunu göz yaşıyla doldurarak hayatta kalabileceği kadar. abartıyorum evet. bir keresinde yine bir haziran ayında grip olmuştum. grip hastalığının semptomatik tedavisinde kullanılan tylol hot elime geçti ve ben bunu ilaçtan saymayıp çifter çifter sıcak suya katıp içtim. 2 saatte bir falan. öğlen olduğunda olmayacak bişey için kötü oldum, alıngan oldum ve kendimi odaya kitleyip hüngür hüngür ağladım :..) kendi kendime "lan manyak niye ağlıyon ne oldu lan bana" diye sormayı da ihmal etmiyorum. bir yandan da burnumdan tylol kokusu geliyor tabii. prospektüsü okuduğumda günde 3 defa tek doz alınmalıymış ve doz aşımında da bana olduğu gibi sinirsel hassaslıklar yapabiliyormuş. neyse konuyu dağıtmayak; kırılgan ve güçlü diyoduk. hmmm bir çelik halat gibi sanırsam. tek tek her lifi kırılgan iken bütünü çok sağlam bir yapı. peki bir insansa bu bahsedilen? kırıldığını belli ediyor ama içinde öyle sağlam bir yapı var ki binlerce insanın onu kırmasını kaldıracak ve başı dik yola devam edecek bir potansiyel. aslında kırgınlığını saklamayacak kadar cesur ve arkasına bakmayacak kadar güçlü. oo yeee demek istiyorum burda. çünkü ben hayal kırıklığımı ve kırgınlığımı hiç etkilenmemişçesine saklarım (bkz: kendimi odaya kitleyip hüngür hüngür ağladım) o zaman soru şu: göz yaşlarını gizlemek mi, çekinmeden ağlamak mı güçlü olmak? sanırım biri güçlü olmak biri de güçlü görünmek. "günümüz imaj devri naber :)" deyip işin içinden çıkmasını da bilirim ama... aması yok işte. ağlamayın demiyorum. yine ağlayın hobi olarak ama kapalı kapılar arkasında. ilaç etkisinde olmayan :) samimi göz yaşlarını kızlara bırakın. dakrifili denen bişey de var ama şimdi oralar giremiycem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder