6 Eylül 2013 Cuma

1oo. yayında burada olduğunuz için çok teşekkürler

SYMA
 Afrikanın balta girmemiş ormanların birinde bir kabile yaşarmış.o kabilenin reisinin gözde torunu syma,hafif çekik gözlü,uzun boylu güçlü bir kızmış.doğduğu gün çok şiddetli yağmur yağdığından kabile reisi onun kaderinin farklı olacağının hissetmiş.bu kabilenin her ferdi çeşitli güçlere sahipmiş.tabi bu güçleri keşfetmeleri zaman alır,keşfettikleri zaman hiç kötüye kullanmazlarmış.kabile reisinin gücü,her hastalığı nefesiyle iyileştirebilmekmiş.zaten ondan daha güçlü güce sahip aile ferdi yokmuş.syma dedesiyle bütün keşiflere çıkar ve onun özelliğinin kendinde olduğunu sanırmış.yalnız yanıldığı nokta bu kabilenin her ferdinin farklı özelliklerde olmasıymış.kabile reisi keşifler zamanında ona yardım ettiği için bir fil hediye etmiş.syma filin adını tyo koymuş.artık en iyi arkadaşı oymuş.çünkü diğer kızlardan farklıymış.kızlar kendini kabiledeki çeşitli işlere verirken syma ormanı keşfe çıkar hiç görülmemiş güzellikte şelaleler,bitkiler,ağaçlar bulur filiyle birlikte buralardan çeşitli bitkiler toplarmış.asıl amacı kendi gücünü keşfetmek.fakat o dedesi gibi şifa veren bir güce sahip değilmiş.kabilenin diğer kızları yemek yapar,kazanları temizler,bir de takı yaparlarmış.bu kabilenin diğer bir özelliği kadınların takıya olan düşkünlüğü.boyunlarının uzun olması için halka geçirirler ve bu hakları kendileri yaparmış.üzerindeki her şeklin ayrı bir anlamı olurmuş.syma nın da takıları var fakat onun taktıkları ormanda bulduğu çeşitli bitkilerdenmiş.bir gün dedesiyle ormanda gezerken gözünün önüne bir resim gelmiş.dedesine bir yılan saldırırken görmüş.ve kısa bir süre sonra aynı resim gerçek olmuş.fili tyo ve syma dedesini kurtarmış.o an syma bu gücün ne olduğunu anlamamış.fakat zaman geçtikçe sevdiği insanlara zararlı bir şey olmadan kısa bir süre önce bunu gördüğünü fark etmiş.anlamış ki onun gücü geleceği önceden görmekmiş.bu aslında onun için zevkli bir o kadarda zor bir güçmüş.çünkü herkesin yardımına koşmak ve onların karşılaştığı güçlüklerin önüne geçmek onu zaman geçtikçe yıpratmaya başlayacakmış.sadece kötü olayları değil,güzel olanları da görüyormuş.anne karnında olan çocukların cinsiyetlerini ,aşık olan gençlerin kalp çarpıntısını,mutlu aileleri..fakat her kötülüğün önüne geçtikçe insanlar artık kötülüklerle başa çıkma yollarını unutmuşlar.çünkü syma önceden görüp bunu engelliyormuş.kabile reisi bu gücün diğer kabilelerin duymaması için çok sıkı tembihlemiş.eğer başka biri duyarsa bu güç elinden kaybolur.syma gücünü kullanarak kimsenin zarar görmesine izin vermemiş fakat asıl zarar veren kendisiymiş.çünkü insanlar ne kavga ediyor ne kavga sonu barışmanın zevkini yaşıyor,ne sinirleniyor ne de kızıyorlarmış her şey toz pembe olması onları rahatsız etmeye başlamış.birgün tyo ile her zaman gittikleri şelaleye gitmişler.şelale o kadar yavaş akıyormuş ki sanki şarkı söylüyor.yeşil ağaçların arasında masmavi bir su akıyor derenin rengi yeşile çalıyormuş.tyo ve syma şelalenin altına girmeyi ve orda oynamayı çok severlermiş.birden karşılarına biri çıkmış syma onunla göz göze gelince kalbi çıkacak gibi olmuş.hiç bişey konuşamamış.bu genç diğer kabileden geliyormuş.kendini tanıtmış ve konuşmaya başlamışlar.syma yarı utangaç tavırlarla konuşmasını sürdürmüş.eve dönerken kendi kendine neden bunu daha önce göremediğini sorgulamış.kalbinin hızlı çarpması çocuktan etkilenlendiğinin göstergesiydi.bunu dedesine anlattığında dedesi bir daha onunla konuşmamasını emretmiş.çünkü diğer kabilelerle sadece erkek erkeğe konuşulurmuş.gel zaman git zaman tekrar görüşmüşler.konuşmaması gerekirken kalbine söz geçirememiş.ve aşk symayı yakalamış.çocukla her görüşmesin de kendini daha mutlu hissediyormuş.fakat gücünü de kaybediyormuş farkında olmadan.o güç symaya diğerlerinden farklı olduğu için verilmiş.çünkü onda savaşçı ruhu varmış.bu ruh kendini aşka vermemeliymiş ama çoktan aşkın yanına gitmiş ruh.kabiledeki insanların başına her türlü kötülük gelmeye başlamış çünkü syma artık engel olamıyormuş bunu kabile reisi fark ettiğinde symanın gençle görüştüğünü anlamış.ve symaya bir tercih yapmasını söylemiş ya kabilesi ya da aşk.aslında kabile hep mutlu olmaktan sıkılmış gibi görünse de tercihe bırakılan kızın yanında olmamışlar.aksine ona büyük bir sorumluluk vermişler.’’bizi sen alıştırdın devam ettirmelisin’’diğer taraftan o güne kadar hiç yaşamadığı duygu ne olacaktı.kalbi,ellerinin terlemesi,yüz kızarması,onu öptüğünde ki heyecanı …onları bir daha yaşayamayacaktı.bir karar vermesi gerekiyordu.onu büyüten hep yanında olan kabilesi mi aşkı mı?çok zordu ikilemde kalmak.ama o aşkı tercih etti.ve kabilesini bir daha görmemek üzere aşkının yanına gitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder