444-500-555-567-666-678 gibi özel rakamların sahibinden taslakların efendisine selamlar ve iyi geceler...
dün unuttuğum 666. yayını güncellemeyi hatırlattığın için teşekkür ederim.
666 nın konusu yazmak olsun. yazmak üzerinden yazamamaya da değiniriz tabii ki. belki de en çok yazamamayı yazmak istiyorumdur. iyi bir yazı için öncelikle kafanızda bir konu olmalı. sağlam bir cümle de olabilir. tutunabileceğiniz bir omurga olmalıdır. ama bu omurganın üzerini inşa ettikçe ortaya çıkan yaratığa inanamayabilirsiniz. bilim adamlarının buzul altında kalan bir iskeleti etlendirme ya da bilgisayar yardımıyla sanal boyutlandırma işi gibi düşünün. omurgayı buldunuz ve yazmaya başladınız. kolları ayakları başı oluştu. biraz da hayal gücünle eksik parçaları tamamladınız. sonra geriye çekilip parmaklarınızın ucunda yeniden şekillenmiş yaratığa baktınız ve heyecanlandınız. yeniden şekillendirdiğiniz bu yaratık günümüz yaratıklarındansa pek heyecan duymazsınız. ama dinozor çağına ait bir keşifse artık bir sürek avı başlatırsınız. bu heyecan ve yaptığınız işi beğenmeniz zamanla bağımlılığa dönüşür.
bir kişisel gelişim uzmanının bu konudaki tavsiye ettiği yöntemi uygulayıp gerçekten iyi yazılar yazdığım zmanlar da oldu. üst bilincimiz kaygılıdır ve karışıktır. bilinçaltımız ise derin bir okyanus ve akıl almaz zenginliklerle doludur. bilinçaltımıza ulaşmak için bilincimizin kaygılı ve farkında olan üst kısmını paralize ederiz. şöyle: bilgisayardan üç tane radyo açarsınız. biri klasik müzik, biri pop müzik, bir diğeri de sohbet kanalı. 5 dakika içinde bilincinizin üst kısmı aynı anda takip etmeye çalıştığı verilerle felç olur ve siz de yazınızı rahat rahat yazarsınız. akar gider yazınız.
bazen mekanlar yazdırır insana. tavsiyem hiç vakit kaybetmeden yazın. çünkü hiç aklınıza gelmeyen harika zengin ifade betimlemeler bilinmez bir kaynaktan fışkırır. doldurun bütün kap kacağınızı çünkü biraz zaman geçince hatırlayamadığınız bir rüya gibi sadece hissettirdikleri kalır ama kelimeler uçar. söz uçar yazı kalır der ya bazı şerefsizler. genelde güzel konuşup göz boyarlar şeref sözü verirler ve imzalanan sözleşmedekilerin formalite olduğunu söylerler ve zamanı gelince söz uçar yaz kalır derler. o sebeple şerefsizler.
beğenilen bir yazı yazmak için ruhunuz çıplak olmalı. giydiğiniz kıyafetin bedeninize güç verdiğine inanıyorsanız başkalarının giydiği kıyafetle de onların gücü konusunda yanılgıya düşersiniz. gerçek gücünüz çırılçıplak kaldığınızda ne kadarsa o kadardır. ruhunuz da çıplak olmalı. utanmak korkmak gibi kaygılarınız olmadan yazmalısınız. burası özgür bir platform diye boşuna demiyoruz ;)
lawrence durrell bir romanında "bir kadınla üç şey yapabilirsin: ya onu seversin, ya onun için aci çekersin ya da onu yazarsın" demiş. bir kadını herkes sever. mazoşistse acı da çeker tercihli olarak. ama başkalarının bakıp da onda göremediğini gören o kadını yazar. "seni yazıyorum" demek seni seviyorum demekten daha derin ve daha tutkuludur. "seni yazıyorum" derken sadece bir harf değiştirerek asıl yaptığı eylemi gizler. "seni yaşıyorum" u gizler.
Hayır!yetmiyor aşkları
ayrılıkları ve büyük
serüvenleri anlatmaya
iyi bir şiir bile bazen
Ama ben yine de hep
anlatıp durdum ne varsa
ve neyi yaşamışsam
Anlatıp durdum
dövüşmesini bildiğim kadar
ahmet telli
seni yazıyorum ve daha da yazacağım dövüşmesini bildiğim kadar.. ben iyi dövüşürüm ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder